Mennain li’l-hayr [169]
(Mennain li’l-hayr): Kendisine ait malı (harcamaktan) olabildiğince kaçınır. Bunu nev-i şahsına münhasır bir davranış haline getirmiş ve ondan/malından az bir şeyi bile asla karşılıksız vermez. Yahut aralarını açacak herhangi bir hayır türünün yakınlarına ulaşmasını engeller. Bu (ayetin), kardeşlerinin çocuklarını İslam'a girmekten alıkoyan Velid b. Muğire hakkında indiği söylenmiştir ki o şöyle diyordu: "Sizden her kim İslam'a girerse, ben yaşadıkça kendisine hiçbir hayırla faydalı olmayacağım." [170] (Mennain li'l-hayr): Cimri, 'Hayır' ise 'mal' demektir. [171] (Mennain li'l-hayr): Yani, malından Allah'ın hakkım ayırmayan, çıkarmayan cimri... "Mennain li'l-hayr"; İslam'dan alıkoyan, demektir. [172] Menea: Men'; "atıyye"nin zıddına denir. Mani, menna' adam, yani cimri (adam) denir. [173] "Hayr" kelimesi Arapça'da mal için de iyilik için de kullanılmaktadır. Birinci mana açısından: O kendi malından hiç kimsenin hakkını vermiyordu. Ne Allah'ın ne de kulların hakkını veriyordu, demektir. İkinci mana açısından O, iyilik yolundan kendi kendini engellemekle kalmıyor, başkalarını da bu yoldan men ediyordu. Dünyada hayır yolunun engeli olmuştu. Bütün gücünü "iyilik hiçbir şekilde yayılmasın" diye harcıyordu. [174] Mal hususunda cimridir. [175] Hayr'ın yakınlarına ulaşmasını alabildiğine engeller. Zekat gibi... [176] Görüldüğü gibi müfessirler bu iki ayette geçen "mennain lil-hayr" ifadesini; a- cimrilik, b- İslam'a girmelerine engel olmak şeklinde yorumlamışlardır. Ama öncelik sırasını cimriliğe vermişlerdir. "Hayr" kelimesinin "mal, mülk, madde" anlamlarında da kullanıldığı bütün muteber sözlüklerde de yer almaktadır. Ayrıca Kur'an'da "hayr" kelimesinin "mal" anlamına geldiği başka ayetler de bulunmaktadır. Bakara: 2/215, 272 ve 273; Adiyat: 100/8 gibi. Sad: 38/32'de yer alan "hayr" kelimesi ise bir çok müfessir tarafından "at" diye yorumlanmaktadır. Bu gerçekler bağlamında görülmektedir ki "hayr" kelimesi her yer ve durumda bilinen meşhur anlamını muhafaza etmemektedir. Ancak bu gerçeği değerlendirmeyen/değerlendiremeyen bazı mütercimlerimiz "hayr" kelimesini, sadece bu meşhur anlamıyla (iyilik, sevap, hayırlılık) değerlendirmişler ve bu şekilde tercüme etmişlerdir. Kalem: 68/12 baz alınacaktır. Elmalı: ... hayır engeli ... (Hiç hayra yanaşamaz, kendi cimri olduğu gibi başkalarının yapacağı hayra da mani olur.) Çantay: Hayırdan durmayıp men eyleyen ... (imandan, Allah yolunda harcamaktan, iyi amel ve hareketlerden vazgeçiren.[177] Cimri olan.[178] Bu vasıflan üzerinde taşıyan (Velid b. Muğire) in - ki cumhura göre maksud odur -on oğlu vardı, bunlara ve fakirlere "içinizden kim müslüman olursa aç bırakırım" derdi.[179]) D.İ.B.: İyiliği daima engelleyen... Bilmen: Hayrdan men’e çalışıp durana ... Yavuz: Hayırdan alıkoyana ... Davudoğlu: Hayıra engel olana ... Ateş: Hayra engel olan ... Bulaç: hayrı engelleyip sürdüren ... T.D.V: İyiliği hep engelleyen ... Y. Öztürk : Hayrı engelleyen ... Atay: İyiliği sürekli olarak önleyen ... A. Öztürk: Hayra şiddetle engel olana ... Koçyiğit: ... hayra engel olana ... Hizmetli: Hayra engel olan... Varol: İyiliği engelleyen... Piriş: İyiliği engelleyene... "Hayr" kelimesinin bu ayetteki muhtemel anlamlarım dipnotlarla açıkladıkları için Elmalılı ve Çantay'ın tercümeleri hariç diğerleri bizce hatalıdır. Ancak bu iki zatın gerekli açıklamaları da aşarak "mennain li'l-hayr" ifadesini deyimsel yönüyle tercümelerine yansıtmaları elbette daha güzel olurdu. Diğer meallerde ise "hayr" kelimesi hiçbir aydınlatıcı açıklamaya başvurulmadan tercüme edildiği için olması gereken anlamını yansıtmaktan uzaktır. "Hayr" kelimesinin herkesçe bilinen, değişmez, yorumlanamaz bir anlamı yoktur ki bu, hiç el sürülmeden tercüme edilsin. Bilakis daha önce de ifade ettiğimiz gibi bu ifade birçok anlamı havidir ve özellikle de bu ayette açıklığa kavuşturulması zaruri bir anlamda kullanılmıştır. Mütercimlerimizin "mennain li'l-hayr" ifadesindeki "hayr" kelimesi üzerinde durmamalarından daha ilginç olan durum; Adiyat: 100/8'deki (Lihubbi'hayri le şedid) "hayr" kelimesini istisnasız "mal, servet, çıkar" şeklinde yani doğru bir şekilde tercüme etmiş olmalarıdır. Sonuç olarak bizce; deyimsel ifadesi ön plana çıkarılmış şu tür alternatif tercüme önerileri üzerinde durmak, doğruya daha yakındır: - Cimridir - Eli sıkıdır veya müfessirlerin konuyla ilgili ikinci yorumuna istinaden: - Dinden alıkoyar - İslam'dan alıkoyar vb. diyebiliriz. Örnek: Eli sıkıyı, aşırı zalimi, çok günahkarı...[180]
16.02.2009 tarihinden beri 3404 defa okundu. Son takip: 17.11.2024 - 08:05